İNSAN Ve KALEM

insan ve kaleme dair

26 Şubat 2015 Perşembe

,
Bugün, bu hafta ve gelecekteki tüm günler siz dostlara şans getirsin.
Diliyorum ki;
Güne iyi başlayın
Üzgün olmayın
Nefret etmeyin
Aşkı yaşayın
Yaşamı sevin
Dünü unutun
Işığınızı yansıtın
NE OLURSA OLSUN GÜLMEYİ UNUTMAYIN..

25 Şubat 2015 Çarşamba

,

ARANIYOR..

Paylaşmanın kendini azaltmak olmadığını,

Yüz yüze konuşmanın arkasından konuşmaktan daha etkili olduğunu,

“Günaydın” demenin borç para vermek olmadığını,

“Lütfen”, demenin utanılacak bir şey olmadığını,

Yönetici olmanın emir vermek olmadığını,

Saygı duyulacak iş, saygı duyulmayacak iş diye bir ayırımın olmadığını,

Yöneticiye, duymak istediğini söylemenin iyilik olmadığını,

Eğitimin dinlenme olmadığını,

İletişim kurmanın sadece konuşmak olmadığını,

“Özür dilerim” kelimesinin yasak olmadığını,

Hayatta sevinçler kadar hüzünlerin de olduğunu,

Mutluluk maskelerinin satılmadığını bilen...

Kendisi ve bütün dünyayla barışık olan,

Ve tüm bunları çevresine anlatıp aşılayacak kişiler ARANIYOR !
,
Bir günlüğüne mutlu olacaksanız, balık avlamaya gidin..
Bir aylığına mutlu olacaksanız evlenin..
Bir yıllığına mutlu olacaksanız, bir servete konun..
Tüm yaşam boyunca mutlu olacaksanız, İŞİNİZİ sevin.
,
Hala anlayamadınız değil mi?
Önemli olan haklı ya da haksız olmak değil!
Kavganın kazananı yoktur.
Ya kaybedersiniz ya da daha çok kaybedersiniz.
Önemli olan kalp kırmamak.
Önemli olan yargılamadan, karşılıksız sevebilmek ve iyilik yapabilmek.
Haklı bile olunsa özür dileyecek kadar asil olmak, bilge olmaktir.
Egonuzu kontrol edemediğiniz sürece, o sizi kontrol etmeye devam edecek.
Böyle olduğu sürece tüm dünya sizin bile olsa asla mutlu olamazsınız.

Albert Einstein

14 Şubat 2015 Cumartesi

,

Dışarısı KAR,KIŞ,KIYAMET.Sokakta yaşayan dostlarımız için kapının önüne bir kap SU ve bir kap YEMEK koyar mısın?

,
Her insanın hayatında varlığını ve değerini bilen, hisseden, fark eden kuyumcular mutlaka vardır. Mesele kuyumcuyu bulmaktadır...
Vaktiyle bir bilge hoca, yıllarca yanında yetiştirdiği öğrencisinin seviyesini öğrenmek ister. Onun eline çok parlak ve gizemli görüntüye sahip iri bir nesne verip: "Oğlum" der, "Bunu al, önüne gelen esnafa göster, kaç para verdiklerini sor, en sonra da kuyumcuya göster. Hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren, gel bana bildir.“ Öğrenci elindeki ile çevresindeki esnafı gezmeye başlar. İlk önce bir bakkal dükkânına girer ve "Şunu kaça alırsınız?" diye sorar. Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği nesneyi eline alır; evirir çevirir; sonra: "Buna bir tek lira veririm. Bizim çocuk oynasın" der.İkinci olarak bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği nesneye ancak bir beş lira vermeye razı olur. Üçüncü defa bir semerciye gider: Semerci nesneye şöyle bir bakar, "Bu” der "benim semerlere iyi süs olur. Bundan kaş dediğimiz süslerden yaparım. Buna bir on lira veririm." En son olarak bir kuyumcuya gider. Kuyumcu öğrencinin elindekini görünce yerinden fırlar. "Bu kadar değerli bir pırlantayı, mücevheri nereden buldun?" diye hayretle bağırır ve hemen ilâve eder. "Buna kaç lira istiyorsun?" Öğrenci sorar: “Siz ne veriyorsunuz?" "Ne istiyorsan veririm." Öğrenci, "Hayır veremem." diye taşı almak için uzanınca kuyumcu yalvarmaya başlar: "Ne olur bunu bana satın. Dükkânımı, evimi, hatta arsalarımı vereyim."İşte, aşkta, arkadaşlıkta, yaşamın her anında gerçek kuyumcuyu bulmanız dileğiyle...
Öğrenci emanet olduğunu, satmaya yetkili olmadığını, ancak fiyat öğrenmesini istediklerini anlatıncaya kadar bir hayli dil döker. Mücevheri alıp kuyumcudan çıkan öğrencinin kafası karma karışıktır. Böylesi karışık düşünceler içinde geriye dönmeye başlar. Bir tarafta elindeki nesneye yüzünü buruşturarak 1 lira verip onu oyuncak olarak görenler, diğer tarafta da mücevher diye isimlendirip buna sahip olmak için her şeyini vermeye hazır olan ve hatta yalvaran kişiler. Bilge hocasının yanına dönen öğrenci, büyük bir şaşkınlık içinde başından geçen macerasını anlatır. Bilge sorar: "Bu karşılaştığın durumları izah edebilir misin?" Öğrenci: "Çok şaşkınım efendim, ne diyeceğimi bilemiyorum, kafam karmakarışık" diye cevap verir. Bilge hoca çok kısa cevap verir: "Bir şeyin kıymetini ancak onun değerini bilen anlar ve o değerini bilenin yanında kıymetlidir." Her insanın hayatında varlığını ve değerini bilen, hisseden, fark eden kuyumcular mutlaka vardır. Mesele kuyumcuyu bulmaktadır... 
,
Hayat; Seni kaç kişinin aradığı, kiminle çıktığın, çıkıyor olduğun veya çıkacağın demek de değildir. Kimi öptüğün, hangi sporu yaptığın, kimlerin seni sevdiği de değildir.

Hayat, ayakkabıların, saçın, derinin rengi de değildir. Nerede yaşadığın veya hangi okula gittiğin de değildir. Aslında hayat; notlar, para, giysiler, girmeyi başardığın ya da başaramadığın okullar da değildir. 

Hayat; Kimi sevdiğin ve kimi incittiğindir. Kendin için neler hissettiğindir. Güven, mutluluk, şefkattir
Arkadaşlarına destek olmak ve nefretin yerine sevgiyi koymaktır. Hayat;kıskançlığı yenmek, önemsemeyi öğrenmek ve güven geliştirmektir. Ne dediğin ve ne demek istediğindir. İnsanların sahip olduklarını değil, kendilerini olduğu gibi görmektir. Her şeyden önemlisi hayatı, başkalarının hayatını olumlu yönde etkilemek için kullanmayı seçmektir.


İşte hayat bu seçimden ibarettir. İnsanlar için en kötüsü dost edinememek, ondan daha kötüsü ise dost kaybetmektir. Charles Eguone

10 Şubat 2015 Salı

,
Öğrenme aşkıyla geçti ömrümüz, aşkı öğrenemesek de...

7 Şubat 2015 Cumartesi

,
Yaşlı bir bey, sabah erken evinden çıkmış, yolda ilerlerken, bir bisikletlinin kendisine çarpması ile yere yuvarlanmış ve hafif bir şekilde yaralanmış.
Sokaktan geçenler yaşlı beyi hemen en yakın sağlık birimine ulaştırmışlar.
Hemşireler, adamın yarasına pansuman yapmışlar, ama, biraz beklemesini ve röntgen çekerek her hangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini, söylemişler. Yaşlı adam huzursuzlanmış ve, "Acelesi olduğunu, bu yüzden röntgen için beklemek istemediğini" söylemiş.
Hemşireler ise merakla acelesinin sebebini sormuş. Adam da:

- Karım huzur evinde kalıyor, her sabah onunla kahvaltı etmeye giderim, bu yüzden geç kalmak istemiyorum, demiş. Hemşire ise:
- Karınızın, siz gecikince merak edeceğini düşünüyorsunuz herhalde, demiş. Adam üzgün bir ifade ile:
- Ne yazık ki karım Alzheimer hastası ve benim kim olduğumu bilmiyor, demiş. Hemşireler hayretle:
- Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor, neden her gün onunla kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz, demişler. Adam buruk bir sesle cevap vermiş:

- O benim kim olduğumu bilmeyebilir ama ben onun kim olduğunu çok iyi biliyorum

AMİN 

,

Adamın biri ilk defa gittiği küçük bir kasabada duran bir arabanın yanına sokulmuş ve arka koltukta tek başına oturan çocuğa:
- Buranın yabancısıyım, demiş. Parkın hemen yanı başındaki fırını arıyorum, çok yakın olduğunu söylediler...

Çocuk arabanın penceresini açtıktan sonra:
- Ben de buraya ilk defa geliyorum, demiş. Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor herhalde..

Adam çocuğun yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını sormuş ister istemez:
- Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz? diye gülümsemiş çocuk. Kuş cıvıltıları oradan geliyor zaten.
- İyi ama, demiş adam, bunların parktan değil de tek bir ağaçtan gelmediği ne malûm?
-Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez diye atılmış çocuk... Üstelik manolyalar da katılıyor onlara.. Hem biraz derin nefes alırsanız, fırından yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu da duyacaksınız.

Adam gözlerini hafifçe kısarak denileni yaptıktan sonra, teşekkür etmek için döndüğünde fark etmiş çocuğun kör olduğunu..

Çocuk ise, konuşurken bir anda sözlerini yarıda kesmesinden anlamış adamın kendisini fark ettiğini..

Işığa hasret gözlerini ondan saklamaya çalışırken:- Üç yıl önce bir kaza geçirmiştim, demiş. Görmeyi o kadar çok özledim ki!. Sizinkiler sağlam, öyle değil mi?

Adam çocuğun tarif ettiği yerde bulunan fırına doğru yönelirken;

- Artık emin değilim, demiş. Emin olduğum tek şey, benden iyi gördüğündür..
ALINTIDIR

Gören Gözlerimizin Mutluluğunu Sonuna Kadar Sürdürmeniz Şükretmeniz Dileğiyle
,
Arkadaş ile dost arasındaki farklar...

  • Arkadaş evinize geldiğinde misafir gibi davranır
  • Dost geldiğinde buzdolabını açıp istediğini alır

  • Arkadaş senin ağladığını görmez
  • Dostunun omuzu ise senin göz yaşlarınla ıslanır

  • Arkadaş davetine katılınca bir paket hediye ile gelir
  • Dost sana yardım etmek için erken gelir; toparlanman için geç gider

  • Arkadaş, onu o yattıktan sonra ararsan rahatsız olur
  • Dost neden bu kadar geciktiğini sorar, derdini anlatmak için

  • Arkadaş bir kavgadan sonra her şeyin bittiğini düşünür
  • Dost ise tekrar arar

  • Arkadaş senin daima onun arkanda olmanı ister
  • Dost ise her zaman senin arkandadır

  • Arkadaş zaaflarınızı öğrenir ve onları kullanabilir
  • Dost zevklerinizi öğrenir ve onlara hitap eder

  • Arkadaş zayıflıklarınızı bilirse başınıza kakar
  • Dost zayıflıklarınızı bilirse örtmeye çalışır

  • Arkadaş sizi ikinci görmek ister
  • Dost ikinciniz olmaktan şeref duyar

  • Arkadaş sıkıntınız olmadığında yanınızdadır
  • Dost sıkıntınız olduğunda size koşar

  • Arkadaşlarınıza siz huzur vermeye çalışırsınız
  • Dostlarınız size huzur vermeye çalışır

Peki siz hangi gruptasınız, dost mu, arkadaş mı?