İNSAN Ve KALEM

insan ve kaleme dair

19 Ekim 2013 Cumartesi

,

Bir zamanlar, büyük bir dağda kartallar yuva yapmışlar. Bir kartal da 4 tane yumurtası ile bu dağda yaşıyormuş. Bir gün bir deprem olmuş ve yumurtalardan bir tanesi dağdan yuvarlana yuvarlana vadide yer alan bir çiftliğe kadar düşmüş.

Bu çiftlik bir tavuk çiftliğiymiş. Çiftlikteki tavuklar, bu değişik ve normalden büyük yumurtayı sahiplenmeye karar vermişler. Yaşlı bir tavuk bu yumurtayı ve içinden çıkacak yavruyu, koruması altına almış.

Bir gün, küçük kartal doğmuş. Çevresinde tavukları görmüş ve kendini bir tavuk zannetmiş. Bütün tavuklar da ona bir tavuk gibi davranmışlar. Ailesini de çok seviyormuş. İçinden, bazen, “ben kimim?” sorusu geçiyormuş.

Ama o bir tavukmuş. Bunu böyle bilmeliymiş.

Birgün çiftlikte oyun oynarlarken, yukarı baktığında bir grup kartalın özgürce uçtuklarını görmüş. "Aman Allah’ım, ne kadar güzel uçuyorlar. Ben de onlar gibi uçmayı çok isterdim" demiş. Tavuklar, bu düşünceye hep birlikte gülmüşler.

"Sen bir tavuksun ve tavuklar uçamazlar" demişler.

Küçük kartal, artık daha sık gökyüzüne bakıyor ve uçan kartallar gibi uçmak, özgür olmak istiyormuş. Ne zaman bu düşüncesinden arkadaşlarına, ailesine bahsetse, hep şu cevabı alıyormuş. "Sen bir tavuksun. Bırak bu hayalleri."

Zamanla, küçük kartal da bu düşünceyi kabul etmiş. Hayal kurmaktan vazgeçmiş ve hayatını bir tavuk olarak yaşamaya karar vermiş. Ve hayatının sonu geldiğinde de bir tavuk olarak da ölmüş.

Kıssadan hisse: Ne olduğunu düşünürsen, o olursun. Eğer, hayatınızın herhangi bir zamanında, kartal olma hayalini kurarsanız, hayallerinizi takip edin. Tavukların sözlerini değil.

Devamı şurada https://www.facebook.com/HAYATOKULUNASENDEKAYDOL

2 Ekim 2013 Çarşamba

,
Hayat Vuracak Sen Kalkacaksın !!!

Kolay geçmiyor ömür dediğin. Kim bilir kaç darbenin izidir gözün kenarında toplanan çizgiler? Her yaşam bir öykü olabilir biraz akıllıysa senaryoyu yazan.

Hayat Vuracak Sen Kalkacaksın!

Öyle basit değil yaşamak! Her şeyden önce bir amacın olacak. Avarelikse o da kabulüm çünkü avare olmak da zor iştir.
Hep koşturmayla geçecek günlerin. Bazen birbirini o kadar takip eden o kadar sıradan zamanlar geçireceksin ki; tarihin karışacak. Hangi güne uyandığını hatırlayamayacaksın Salı zannettiğin aslında Perşembe olacak. O zaman anlayacaksın ki kendini tekrar ediyorsun!
Aklının zilleri çalacak! Diyeceksin ki neden durduğum yerde dönüyorum koşmak varken? Boşa geçirilen bir ömrün ardından öylece durup baktığını anlayacaksın. Anlamazsan ne olur? Hiç! Sen hep Perşembe günlerini Salı zannedersin. Kağıt üstüne atılmış tarih hatasından başka hiçbir şey sana yanlış gelmez.
Mutlaka bir amacın olacak ama saçmalamayacaksın. Lotodan para beklemek amaç değildir. Yürünecek bir yolun olacak. Sırt üstü yatarak yaşamanın büyüsüne kanmayacaksın çünkü hiç öyle bir hayatın olmayacak.
Bir inancın olacak! İçi boş küfe gibi hayatın kıyısında durmayacaksın. Muhteşem bir sesin olduğuna Picasso gibi resim yaptığına en iyi anne olduğuna veya canın neye istiyorsa ona inanacaksın. Öyle kuru inanç işe yaramayacağı için direnecek ve çalışacaksın. Kendini yetiştireceksin azimli olacaksın.

Yan komşunla iş arkadaşınla beğendiğin adamın sevgilisiyle yarışmayı bırakacaksın. Kendinle olacak savaşın kendini geçmeye uğraşacaksın. Aklının güzelliğine takacaksın kafayı burnuna değil. İçindeki boşlukları güvensizliğini neşterle dolduramayacağını anlayacaksın.
Ailene ve dostlarına; seni üzen sevgili olduğunu sandığın acı veren tiplerden daha çok zaman ayıracaksın. Ayıracaksın çünkü gerçekten sevildiğini hissettiğin yer onların yanı olacak. Gazete kitap okuyacaksın. Dünyayı ülkeni çevreni bileceksin. Kendini ne pahasına olursa olsun geliştireceksin.
Konuşmadan ve yapmadan önce mutlaka düşüneceksin. Enerjini zamanını ve paranı sömürenlerden uzak duracaksın. Gerçek sevgiyi arayacaksın. Ararken mutlaka yanılacak kırılacaksın. Yanlışlarınla öğreneceksin. Her önüne gelene salya sümük aşık olmayacaksın. Mantığını ve sağduyunu elden bırakmayacaksın.


Bunların hiçbiri kolay olmayacak. Avuçların kanayacak kolların çizilecek gözlerin dolacak. Hayat sana vuracak sen ayağa kalkacaksın. Bir daha vuracak bir daha kalkacaksın. Yığılmayacaksın yıkılmayacaksın. Kendine ideallerine sözlerine sahip çıkacaksın. Arkasında duracaksın hayallerinin. Ne kadar çelme taksa da hayat sana kalkacaksın! Çünkü yaşamanın tadına ancak o zaman varacaksın ...
,
Sorumluluklar Bittiği An Mazeret Kapilari Açilir
Birgün işyerinde dışarıdan geçen arabaları izliyordum. Şirketim biraz şehirden uzak ve birazda kendi sesi dışında sakin bir yer oluyordu. Düşüncelerde nerde olduğumu bana sormayın. Aklım bir yerde takılı kalması için yer yer ve zaman zaman düşünürüm ve düşünceden düşünceye geçerken insanların hareketleriniz izlerim. O
an çevremde kimse yoksa düşünürken gözlerimi kapatırım ve dünleri düşünmeye
başlarım. Böyle bir düşüncelerin içindeyken bir dost geldi omzuma dokunarak;


- Abi kimler mazeretlere başvurur!
dedi ve gitti. Gerçekten aklıma güzel bir düşünce
konusu oluşmaya başladı.


Gerçekten
kimler mazeretlere başvurmaktadır? Kimler bahaneleri bir güç gibi kullanabilir?
Kimler mazeretsiz duramazlar? aklıma gelen sorulardı. Bana kalırsa başarıyı
yakalamayan insanların avunmak istediği an mazaretleridir. Mazaretsiz
yaşayamazlar. Onların ardında bir güç ve yaslanıp nefes aldığı tek şey budur.
Yaptığı işlerde başarıyı elde edemezler ama bir yığın dağ gibi bahaneler
üretir. Genelde söyledikleri kelimelerle karşındaki ve yanlarında bulunan
insanları ezici ve kirletici sözlerle tahrik ve hakaret ederler. Aslında bir
yandan başarısızlıklarını bir nebze kapatamazlar. Başarısızlık kimine göre
yenilgi, kimine göre bir kamçıdır. Aslında başarılı olmadığım için daha fazla
çalışması gerekmektedir. Ama en kolayı olan nedir. Karşımızdaki insanları
karalamaktır. Mazeret kapısını açar ve bahanelerin altına gizlenir.


Genelde bazı
insanlarda bahaneleri bir güç olarak kullanır. Benim yapmamıo istiyorsan şu
şartları yapman gerekir. Bir ilişki de bile insan sorumluluk almak istemiyorsa
bahaneler üretir. Bu bir kendini geri çekmek ve kendini sorumluluklardan uzak
tutmak istemesidir.İstese bir insan sorumluluklarına sahip çıkar ve bahanesiz
bir hayatı kucaklar. Sorumluluklar bizim hayatımızı güzel hale getirir aslında.
Ama biz bunlarla uğraşacağımıza en güzel bahaneleri üretir ve canımızın
istediğini yaparız. Nasıl olsa sorumluluk yok ya, bahanemizi üretir ve
hayatımızın bize getirip verdikleriyle yaşarız. Bahaneler sorumluluktan
kaçanların kurtarıcısıdır.


Bunları yapan
insanlar, işyerinde çalışırken çevresindeki insanların gözünde şirin ve şeker
görünmek ister. Bak o yapamadı ama bahanesi vardı diye telafuz edilmesini
ister. Başarısızlığı kendine kabul etmeyenlerin yeganesi mazeretlerdir. Bir
ilişki de kendi kafasına göre davranmak ve tamam seviyorum sen benim
sevgilimsin diyen insanların kurtarıcısıdır. Bahaneler genelde korkak
insanların güç aldığı ve cesaretlendiği unsurlardır. Ne zaman SORUMLULUKLAR
BİTTİ, O ZAMAN BİZİM MAZERET KAPILARIMIZ AÇILIR.......